Profesör Gündoğdu, Osmancık’ın tarihini yazdı

Profesör Gündoğdu, Osmancık’ın tarihini yazdı

Tarih Profesörü Abdullah Gündoğdu, memleketi olan Osmancık’ta “Osmancık Tarihi, Osmancık ve Çevresinin Nüfus Defterleri” adlı kitabının tanıtımını yaparak, dostlarıyla paylaştı.

ABONE OL
29 Haziran 2025 13:55
Profesör Gündoğdu, Osmancık’ın tarihini yazdı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Tarih Profesörü Abdullah Gündoğdu, memleketi olan Osmancık’ta “Osmancık Tarihi, Osmancık ve Çevresinin Nüfus Defterleri” adlı kitabının tanıtımını yaparak, dostlarıyla paylaştı.

Prof. Dr. Abdullah Gündoğdu ve Ali Rıza Yağlı  tarafından kaleme alınan “Osmancık Tarihi, Osmancık ve Çevresinin Nüfus Defterleri” adlı kitap 1320 sayfadan oluşuyor. Kitap giriş bölümünde Nüfus çalışmalarına genel bir bakış yer alırken, birinci bölümde Osmanlı Hakimiyeti Öncesinde Osmancık ve çevresinin tarihine en eski devirlerden 1385 tarihine kadar genel bir bakış atıyor.

Kitabın ikinci bölümünde 1385’ten 19. Yüzyıla kadar Osmanlı hakimiyetindeki Osmancık’ın Osmanlı İdari yapısında yeri, iktisadi ve toplumsal hayatı, iktisadi düzen ve güvenlik sorunları, kültür ve mimari yapısı ile 19. Yüzyıl öncesinde seyyahların gözünden Osmancık’a alt başlıklar dahilinde değiniliyor.

Kitabın üçüncü bölümünde 19. Yüzyılda Osmancık’ın idari, iktisadi ve toplumsal hayatı, Osmanlı mülkü ve idari teşkilatındaki yeri, yönetim, asayiş ve güvenlik sorunları, 19. Yüzyıl öncesinde eğitim ve dini hayatı, nüfus ve toplumsal yapısı ve 19. Yüzyılda seyyahların gözünden Osmancık ele alınıyor.

Kitabın 160. sayfasından sonra ise nüfus defterleri, asker defterleri, aşiret defterleri ve sülaleler listesi yer alıyor.

“OSMANCIK YETERİNCE ARAŞTIRILMAMIŞ BİR BÖLGE”

Osmancık Kent Konseyi binasında yapılan kitap tanıtım toplantısında konuşan Prof. Dr. Abdullah Gündoğdu, ilçenin yeterince araştırılmamış bir bölge olduğunu ifade ederek Osmancık Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Bilal Çevrim’in ve merhum kardeşi Ahmet Gündoğdu’nun teşviki ile kitabı hazırladığını belirtti.

Kitabı merhum kardeşine ithaf ettiğini belirten Prof. Dr. Abdullah Gündoğdu, şunları kaydetti; “Osmancık yeterince araştırılmamış bir bölge. Akademik çalışmalara kısmen konu yapılmış ama Osmancık monografik baştan sona bir çalışma henüz yapılamamış değil. Ve Osmancık parça parça çalışmalara rağmen hala tamamlanması gereken tarihiyle ilgili boşluklar var.

Biz bu çalışmayla en eski zamanlardan Cumhuriyet öncesine kadar ki Osmancık tarihiyle beraber bölge dokusunu oluşturan, Osmancık halkının nüfus kayıtlarını birlikte bir kitap halinde hazırladık.

Sağ olsun hem belediye başkanımız hem kaymakamımız Ayhan Bey’i burada şükranla zikretmemiz lazım. Belediye başkanlarımıza da şükranlarımızı iletiyoruz ve kaymakamımıza da bu anlamda teşekkürlerimizi iletmek istiyoruz. Çünkü kaymakamlık da bu konuya kurumsal anlamda alaka gösterdiler.

Ve uzun yıllara yayılan hem saha tecrübelerine dayanan bir çalışma ortaya koymaya çalıştık. Eserin esas okunabilecek bir bölümü olan Osmancık’ın hikayesi en eski zamanlardan, jeolojik zamanlardan 1900’lü yılların başına kadar, 19. yüzyılın sonuna kadar. Ondan sonrası zaten ayrı bir çalışma alanı giriyor. Çağdaş Osmancık tarihi olarak düşünebiliriz bunu.

Burada hem okullarımızın ihtiyaç hissettiği hem halkımızın ihtiyaç hissettiği Osmancık’ın hikayesini burada büyük oranda bulabilecekler diye ümit ediyoruz.

Bizi bu çalışmaya zaman zaman Osmancık’a geldiğimizde teşvik eden başta Bilal Çevrim gibi Osmancık yerli sevdalıları, başta müteveffa abim Ahmet Gündoğdu’nun teşvikleri ve siz değerli arkadaşlarımızın teşvikleri elbette bu çalışmada bizi motive eden temel unsurlardı.  O sebeple onun nişanesi olarak kitabımızı da ben ağabeyime hitap ettim. Bir Osmancık sevdalısı olarak. Osmancık hakikaten özel bir yer yani bunu içinden çıkan herkes söyleyebilir az önce ifade ettiğimiz gibi.

“YOL BOYU DEVLETİ”

Ünlü tarihçi Ömer Lütfü Barkan’ın bir tabiri var. Barkan, Osmanlı devletini tarif ederken ‘Yol boyu devleti’ diyor. Ticaret yolları ve kavşaklar üzerinde kurulmuş ve o yönde genişlemiş bir imparatorluk. Osmancık da bunun mikro ölçeğini teşkil ediyor. O sebeple Osmancık hem Anadolu’daki Türklerin tarihini hem Anadolu hinterlandını, jeopolitini anlamak için de çok önemli bir kesit.

Bu tabii Osmancık bütün bölgelerden üstün anlamında değil. Her bölgenin kendine özgü üstün yönleri var.  Osmancık ve çevresi olarak Amasya’yla beraber düşündüğümüz zaman bunu mesela Hitit çağında bir anlamda İç Anadolu eksenli Anadolu Hinterland’ında büyük bir yapının kuzey batı ucunu oluştururken, Pontus zamanında da Karadeniz eksenli yapının güney batı ucunu oluşturuyor. Haliyle her dönem o Anadolu Hinterland’ında önemli bir mevkide bulunmuş.

“OSMANCIK KESİNTİSİZ TARİHİ OLAN BİR ŞEHİR”

Mesela o yapı üzerinde Hitit coğrafyası üzerine çıkmış olan çeşitli işte Türk Fethi’nden sonra Danişmentliler onun yerine kurulan Eretna Devleti daha sonra Osmanlılara intikal ettikten sonra Eyaleti Rum diye Sivas merkezli kurulan büyük eyaletin önemli bir bölgesi ve Anadolu’nun en eski yerleşim birimlerinden birisi ve tarihini izleyebildiğimiz, kayıtlarına ulaşabildiğimiz kesintisiz tarihi olan, tarihi bir şehir burası.

Osmancıklar bunu yeterince daha marka olarak dışarıya da tanıtabilmiş değiliz. İşte bu çalışma biraz da belki Osmancık markasını biraz daha tanınır hale getirmeyi amaç ediniyor.

“OSMANCIK DENİŞMENDLİ BEYLİĞİNİN YAZLIK BAŞKENTİ”

Burada Osmancık’ın çok özgün hikayesi de var.  İlk defa bilim alemine duyurduğumuz farklı yazılarda da duyurmuştuk ama mesela Osmancık kent dokusunda yer isimleri toponomistinin Danişmendliye atarlar. Danışmendlilerin, Niksar’la beraber önemli bir merkezi burası. Hatta yazlık başkenti.

“OSMANCIK ADI’NIN OSMAN GAZİ İLE ALAKASI YOK”

Osmancık ‘ta pek çok sözlü tarihin doğru veya yanlış bilgileri var. Burada onları teyiden veya onları düzelten bilgiler de bulacaksınız. Mesela Osmancık adının Osman Gazi’yle alakasının olmadığını burada ifade edebiliriz. Türk tarihinde önemli Danişmedli Bey’iyle alakalı olduğunu, verilerini burada bulacaksınız. Veya Osmancık taburuyla ilgili bizim Osmancık sözlü kültüründe dolaşan bilgiler var. Onların da tahsiye edilmiş gerçek bilimsel verilerini burada bulacaksınız.

İlk defa Osmanlı tarihi çalışmalarına dikkat çeken bir konu var burada mesela. Bu çalışmamızda. Bunlardan biri Osmancık’ın, parlak zamanlar on beşinci yüzyıl ve sonra köhneleşmesi sonra bir ara yeniden parlaması ve bu hikayesinin bağlantılı olduğu çevre ve yollarla alakalı hikayesini burada bulacağız. İran coğrafyası ve İpek yolunun parlak olduğu zamanlarda Osmancık’ın daha gelişmiş bir bölge olduğunu söyleyebiliriz.

“KOYUNBABA KÖPRÜSÜ OSMANLI DEVLETİNİN EN BÜYÜK YATIRIMI”

Osmanlı ölçeğinde çok büyük bir yatırım olarak köprüyü görüyoruz. Koyunbaba Köprüsü. Bu dünya değişmeden önce yani coğrafi keşifler başlamadan önce Osmanlı’nın belki en büyük yatırımıydı. Ve bu büyük yatırım aslında Osmanlılar tarafından yeterince geriye dönüşü olabilmiş bir yatırım olmadı. Çünkü ondan sonra ticaret yolları kapandı. Safari savaşları sebebiyle bu İpek yolu kapandı ve bizim Osmancık sadece bu köprü güvenlik amacıyla ve giderek köhneleşen yolun üzerinde işlev gören bir yapı olarak kaldı. Bu aslında zamanın, çağın değişimiyle alakalıydı.

Kitabı okuyanlar Dünya tarihinin genel çerçevesi içerisinde Osmanlı-Türk tarihinin nasıl oturduğunu ve Osmancık’ın bunun içerisinde nasıl yerleşmiş olduğunu da görebilecekler. Dolayısıyla bu çalışma hem bir genel tarih hem bir genel Türk tarihi, hem bir lokal bölge tarihi olması bakımından önem taşıyor.

Osmancıklı olmamız bize büyük bir avantaj sağladı. Bu anlamda yer isimleri, mevki isimleri ve hikayeyi doğru anlama imkanları bize sundu.  Bir de tabi içinde bulunduğumuz meslek, Türkiye’nin önemli akademik tarih kurumlarından biri olan Dil ve Tarih Coğrafi Fakültesi’ndeki çalışmalarımız.

Aslında benim bilimsel alanım doğrudan Osmancık tarihine addedilmiş değildi ama kısmen bir hobi ile başladığımız bu çalışmayı bu şekilde sürdürüyoruz. İkinci bir alan olarak hem memleketimize vefa hem de bir anlamda da genel Türk tarihinin bilinmeyen bazı safhalarını bu mevkiden anlayabilme imkanlarına sahip olabileceğiz. O yönüyle Osmancık’ı daha değerli buluyoruz.

Bir yenilik olarak Merzifon- Vezir Köprü -Osmancık Üçgeni Osmanlı tarihinde bir yüzyıla yakın etkin olmuş bir bölge. Burada Köprülülerle başlayan ve hatta 4. Murat’ın Revan Seferiyle beraber yeniden Azerbaycan’a giden yolu yani Tebriz’e bağlayan ve oradan da İç Asya’ya bağlayan yolların sistematiğin yeniden canlanmasına bağlı olarak Osmancık 17. yüzyılda yeniden bir canlanmaya girer. Ve bunun son safhasını Baltacı Mehmet Paşa oluşturur. Köprüler çağının son temsilcisi olarak görülebilir Baltacı Mehmet Paşa.

Osmancık ve içinde bulunduğu bu üçgen imparatorluğu da 100 yıl kadar yönetmiş bir klik oluşturmuştur.  Baltacı’nın Helvane’ye girişi ve oradan yükselişi, Baltacı Ocağı’ndan çıkışı bir sistematiğin bir parçasıydı.

“Osmancık halis bir Türk bölgesi”

Eski medreseler bölgesi olan Amasya, Osmancık’ın da içinde bulunduğu bölge Kastamonu’ya kadar olan bölge halis bir Türk bölgesi. Buraya daha sonraları da göçler oldu. Buranın toplumsal dokusunu anlayabilmemize imkan verecek verileri kitabımızda bulacaksınız.

Büyük oranda Osmancık’ın tarihi markası ile alakalı beklentileri karşılayabilecek bir eser ortaya koyduğumuzu umut ediyorum. “dedi.

PROF. DR. ABDULLAH GÜNDOĞDU KİMDİR?

1967 Çorum- Osmancık doğumlu olan Abdullah Gündoğdu, ilk, orta ve lise tahsilini burada tamamladı.

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih – Coğrafya Fakültesi Genel Türk Tarihi Anabilim Dalı’ndan 1986 yılında mezun oldu. 1989 yılında A.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih (Genel Türk Tarihi) Anabilim Dalı yüksek lisans programını “Çorum’un 2 Numaralı Şer’iyye Sicili, Transkripsiyon ve Değerlendirme (H.1268- 1280-1280/ M. 1852-1853)” adlı tezini savunarak tamamladı.

1995 yılında ise  “Hive Hanlığı Tarihi (Yadigâr Şibanileri Devri: 1512-1740)” adlı tezi ile doktor unvanını aldı. 1986- 1987 yıllarında bir süre Sağlık Bakanlığı’nda memur olarak çalıştı. 1987- 1998 yılları arasında A.Ü. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Genel Türk Tarihi Anabilim Dalı’nda araştırma görevlisi olarak göreve başladı. 1998’de aynı ana bilim dalında yardımcı doçentliğe, 25 Ocak 2001’de doçentliğe yükseltildi. 2008 yılında ise profesörlüğe atandı.

İngilizce, Rusça ve Farsça’nın yanında çağdaş Türk dillerini bilmektedir. 1992 yılında Özbekistan Fergana Devlet Üniversitesi’nde araştırma ve inceleme, 2001-2002 öğretim yılında TİKA adına Rusya Federasyonu Tataristan Özerk Cumhuriyeti, Kazan Devlet Üniversitesi Doğu Dilleri ve Türkoloji Bölümlerinde, 2003-2004 öğretim yılında ise Ahmet Yesevi Uluslararası Türk- Kazak Üniversitesi’nde misafir öğretim üyesi olarak görev yaptı.

Erasmus öğretim üyesi programı çerçevesinde Polonya Adam Miskiyevich Üniversitesi’nde bulundu. 2010- 2012 yılları arasında Kırgızistan – Türkiye Manas Üniversitesi’nde öğretim üyesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü, üniversite senato ve yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. Yurtiçi ve yurtdışında çok sayıda kongre, sempozyum ve bilimsel toplantılara katıldı.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.